‘Deniz’in Dibi’

‘Beş buçuk aylık firari dönem ve bir aylık cezaevi sürecinin ortasında, koğuşumdaki buz gibi demir yığını ranzanın alt katında, oturup ilk defa yazmaya başlamış halde buluyorum kendimi. Niye bugüne kadar iki satır yazıyı bir araya getirip de yazamadım bilemiyorum. Hâlâ kırgınım ama öyle içini akıtabilen, dağa taşa haykırabilen biri değilim pek. Şarkı sözlerim en büyük çığlığım, melodiler ise içimi döküp haykırdığım gizli gizemim olmuştu bu zamana dek.
Yirmi bir adım boyunda, on adım eninde, volta atılan ve adına havalandırma denilen bir yerimiz var. İşte o küçücük gökyüzünü gördüğümüz yer burası. Kilo almamaktan çok, yosun tutmamak için yürüyorum. Adli Tıp’a gideceğim için tuhaf bir heyecan vardı içimde. Düştüm yollara fakat beni götürdükleri araç çok gücüme gitti. O kadar kötü ki, bagaja oturuyorsun resmen. Esir kampına düşmüş gibi, çok fena. Bu arada radyoda “İyisin Tabii” çalıyor. Şaka gibi!

Bilgi: Klavye yön tuşlarını kullanarak galeri resimleri arasında geçiş yapabilirsiniz.