5 Lira Hikayesi Gerçekten Ders Niteliğinde

5 Lira Hikayesi Gerçekten Ders Niteliğinde

Bir berber, dükkanında tıraş yapmaktadır. Bu sırada mahallenin küçük çocuğuna içeri gelmesi için seslenir. Müşterisine de; “bu çocuk çok saf, izle ve gör” der. Çocuk içeriye girince cebinden 5 tl kağıt para ve 1 tl bozuk para çıkartır.

Çocuğa; “seç bakalım hangisini istiyorsun?” diye sorar. Ufaklık 1 lirayı seçer. Berber parayı verip çocuğu gönderdikten sonra müşterisine dönerek “Gördün mü ne kadar saf olduğunu” deyip kahkaha atmaya başlar.

Müşteri, tıraşı bittikten sonra dükkandan ayrılır ve az ötede mahalle bakkalının önünde oturan küçük çocuğu görür. Elinde dondurma ile halinden pek mutlu ufaklığın yanına yaklaşır ve merakla “yahu neden 5 lirayı almadın ki?” diye sorar.

Ufaklık gülümseyerek şu cevabı verir:

– O 5 lirayı aldığım vakit bu oyun biter.

 

 

Orta Amerika’daki ülkelerden birinde darbe yapılıyor. Ülkenin bütün sanatçıları, şairleri, yazarları, aydınları hatta bilim adamları bile tutuklanıyor. Görüşe izin yok. Günler, haftalar, aylar geçiyor hala görüş yok. Dünyadaki hukuk örgütleri araya giriyor. “Bari tek seferlik olsun görüş günü düzenleyin diyorlar”. Kabul ediyor darbeciler…

Tutuklulara gidip “ailenizden yalnızca bir kişi ile görüşebilirsiniz, kimi görmek istiyorsanız adını kağıda yazıp verin” diyorlar. Bir şair, kızının ismini yazıyor kağıda. Şair tutuklandığında 7 yaşındaydı kızı ve aradan tam bir sene geçti. Görüş günü geliyor. Kapalı spor salonuna masalar diziliyor. Tutuklular sabırsızlıkla sevdiklerini bekliyorlar. Kapıdan tek tek içeri girmeye başlıyor yakınları. Şair kızını görüyor. “Ne kadar da büyümüş bir yılda” diyor kendi kendine. Kızını görünce gözlerinin içi parlıyor adeta. Kızın elinde bir kağıt tam babasına gidecekken kapıdaki görevli durduruyor ve soruyor.

-Nedir o elinde ki?

Küçük kız cevap veriyor: “Siz babamı buraya koymadan önce okula başlayacaktım. Babam bana bir sürü defter, kitap, kalem ve boyalar almıştı. O boyalar ile babama bir resim yaptım.”

Görevli cevap veriyor: -“Ne resmi?”

-“Kuş.” diyor küçük kız.

Görevli önündeki defteri açıyor bakıyor bakıyor ve “Kuş resmi yasak, girmez!” diyerek kızın elindeki kağıdı alıp paramparça ediyor. “Haydi git şimdi babanın yanına” diyor. Küçük kız ağlaya ağlaya babasının yanına gidiyor. Babası “ne oldu kızım?” diye soruyor. “Sana resim yapmıştım babacım yırttılar. Kuş resmiydi.” diyor küçük kız. “Ağlama lütfen kızım yine yaparsın.” diyor babası ve o arada megafondan ses yükseliyor. Görüş bitti herkes dışarı.

Bir senenin sonunda kızını sadece ağlarken görebiliyor baba. Aradan bir sene daha geçiyor. Yine bir görüş günü geliyor. Şair tekrar kızının adını yazıyor kağıda. Kızı bu sefer tam 9 yaşında. Aynı spor salonunda mahkumlar sevdiklerini bekliyorlar. Gözleri kapıda…

Küçük kız görünüyor kapıdan ve elinde bir kağıt. Görevli durduruyor.

G: -“Nedir elindeki?”

K: -“Geçen sene babama kuş resmi yapmıştım içeri almadınız, bu sefer başka resim yaptım.”

G: -“Ne resmi?

K: -“Ağaç.”

Açıyor görevli kara kaplı defterini sayfaları çeviriyor çeviriyor ağaç resmi yasak değil. Hemen amirini arıyor. “Sayın amirim burada bir kız çocuğu var içeri ağaç resmi sokmak istiyor.” Evet efendim. Ama nasıl olur efendim? Ağaç bu, gövdesi var, dalları var, yaprakları var. Peki efendim.” diye bitiriyor konuşmasını. Ağaç resmi yasak değilmiş gir içeri diyor küçük kıza.

Küçük kız koşarak gidiyor babasının yanına. Şair çok mutlu, 2 yıl aradan sonra ilk defa kızını gülerken görüyor.

“Bak babacım sana resim getirdim.” diyor küçük kız. Şair alıyor resmi “Ne kadar güzel bir ağaç resmi bu. Dallarında da meyveleri var. Sahi kızım ne meyvesi bunlar?” diye soruyor.

Küçük kız babasının kulağına eğiliyor ve “Sessiz ol baba ne meyvesi. Onlar kuşlar, ağacın dallarına gizledim. Hepsi sana bakıyorlar.” diye fısıldıyor.

Küçük kız, bütün yasaklara rağmen, sanatın gücüyle koskoca kuş sürüsünü o hapishaneye sokuyor.

Sanat ve aydınlanma var oldukça, karanlığa her zaman ışık taşınacaktır.

Sunay Akın’ın anlatımından derlenmiştir.