Ağzımıza Sürdüğümüz Tehlike: Florür

Ağzımıza Sürdüğümüz Tehlike: Florür

1930 yıllarında florür Alman kimyagerler tarafından nüfusun azaltılmasında ve kadınlar için kısırlık deneylerinde kullanılmış sonucunda deney yapılan esirler de beyin hasarı oluştuğu gözlemlenmiştir. Ruslar ise florürün yatıştırıcı özelliğini biliyor ve sularına bir miktar florür katıyorlardı. Fakat sürekli kullanıldığında bireyin beyin gücünü azaltıcı etkisi olduğunu kanıtlamışlardır.

Sağlıklı bir birey vücuduna her gün aldığı florürün %50-60’ını idrar yoluyla dışarı atmaktadır. Geri kalanı ise kemiklerde ve beyinde birikmektedir. Bebek ve çocuklar ise yalnızca flörürün %20 sini atabilmektedir. Kemiklerde biriken flörür hayat boyu artış göstermektedir.

Amerika’da yapılan deneylerde yüksek dozlarda flörürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı gözlemlenmiştir.

Şebeke suyunda 3mg/lt ve daha fazla flörür bulunan yerlerde doğurganlık oranlarının düştüğü gözlemlenmiştir.

Flörürün merkezi sinir sistemi için zararlı olduğunu kanıtlayan bir çok araştırma mevcuttur. Beyinde biriken florür davranış değişikliklerine ve uzun vadede alzheimer hastalığına yol açmaktadır.

Çin, Hindistan, İran ve Meksika’da yapılan araştırmalarda içme suyunda ki 1mg/lt flörür artışının 0,59 IQ puanı kaybına yol açtığı bulunmuştur.

Flörür pineal bezini olumsuz etkiler. Bu bez büyüme ve ergenlik süreçlerinden sorumludur. Flörürün çok kullanıldığı bölgelerde kızların adet görme yaşının daha erken olduğu tespit edilmiştir.

Flörür tiroid bezini de olumsuz etkiler. Ukrayna’da yapılan araştırmada 2,3 ml/lt düzeyinde flörürün tiroid hormonunda azalmaya yol açtığı belirlenmiştir.

Flörürün kemiklerde birikmesiyle sketal florosiz denilen romatizmaya benzer hastalığa yol açar. Romatizmaya benzer olması sebebiyle erken teşhis konulmasında güçlük yaşanmaktadır. Flörürün kesilmesiyle tedavi edilebilecek olan hastalık uzun yıllar tedavi edilmeye bilmektedir.

İçme suyuna flörür katılan bölgelerde çocuk nüfusunda görülen kemik ve kemik bağlantılı rahatsızlıklarda iki kat artış kaydedilmiştir.

Meksika’da yapılan bir araştırmada yalnızca diş macununda bulunan florürle çocuk kemik kırılmaları arasında bir bağlantı olduğu ortaya konulmuştur.